Panik Bozukluk

Panik Bozukluk ile Panik Atak birbiri ile iç içe fakat farklı şeylerdir. Panik Atak kişinin belli bir nedeni olmaksızın yoğun bedensel yakınmalar hissetmesi durumudur. Bu belirtiler o kadar yoğundur ki kişi öleceğini veya başına bir şey geleceğini düşünür. Panik Atak yer veya durum seçmez. Bazen kalabalıklarda, bazen uyurken bazen de okulda başınıza gelebilir. Özellikle çocuklarda başlangıç yaşı 12-13 yaşlarında olmasına rağmen daha erken gözlendiği durumlar da olabilir. Her insan hayatında bir kez panik atak geçirir. Fakat bir kez panik atak geçirdikten sonra yeniden bir atak geçirmeye yönelik yoğun kaygı hissetmek ve tekrar atak geçirme durumunda bu duruma artık Panik Bozukluk denmektedir.

Panik Atak esnasında çocuk nefes alamamaya başlar ve kalp ritmi giderek artar. Bu duruma ağlamalar ve tepinmeler de eşlik edebilir. Atakların süresi ortalama 10 dakika ile 30 dakika arasında değişiklik göstermektedir. Çok nadiren 1 saate kadar süren durumlarda olabilir.. Atağın ilk dakikaları belirtilerin şiddeti giderek artar ve sonra kendiliğinden sönmeye başlar.

Yaşanan atağın etkisini çocuk üzerinden atmakta zorlanabilir ve tekrar bunu yaşamaya yönelik kaygı hissetmeye başlar. Sonra “Acaba yeniden yaşar mıyım,*” diyerek dikkati kendine ve bedenine verir. Dikkati kendine ve bedenine verdikçe hissettiği anksiyetenin artması ile beraber belirtilerde artarak ilerlemeye başlar ve yeniden bir atak meydana gelir. Böylece çocuk kendi kendini doğrulamış olur ve bu kısır döngü belli sıklıklarla devam eder.

Panik Bozukluğun Tedavisi

Panik Bozukluk yaşayan çocuklar ve yetişkinler genellikle ilk soluğu hastanelerin kardiyoloji bölümünde veya acillerde alır. Daha sonra yapılan tetkikler sonucu bir problem olmadığı anlaşıldığından hastanelerin psikiyatri bölümüne yönlendirilirler.

Psikofarmakoloji bilim dalının kullandığı bazı düzenleyici ilaçlarla süreç başlatılabilir. Kullanılan ilaçların uzun vadeli kullanılması ve mutlaka doktor gözetimiyle devam ettirilmesi gerekmektedir. Erken kullanımı bırakılan ilaçlarda belirtilerin yeniden ortaya çıkması yüksek bir ihtimaldir.

Psikoterapi tekniklerinden Bilişsel Davranışçı Terapi ekolü sayesinde yaşanan zorluğun yatkınlaştırıcı faktörlerinin neler olduğu, çocuğu neyin tetiklediği ve süreci neyin devam ettirdiğini öğrenmesi sağlanır ve böylelikle tekrar bu gibi bir atakla karşılaşan çocuğun daha güçlü ve kontrolde hissetmesi sağlanır. Diğer bir ekol olan EMDR terapi tekniği ile de etkili sonuçlar almak mümkündür. Çünkü bu bozuklukta her bir atak kişi için travmatik bir durum haline gelmiş olabilir ve bunun etkisini üzerinden atamadığı için tekrar olması ile ilgili yoğun anksiyete hissetmeye başlar. EMDR tekniği ile atakların çocuk üzerindeki etkisi nötralize edilir ve güçlendirme yapılarak çocuğu bununla baş edebilir hale getirebiliriz.

Eğer zamanında uygun destek sağlanmazsa bu durum çocuğun gündelik hayatına devam etmesini ciddi anlamda zorlaştırır ve işlevselliğini bozabilmektedir.