Seçici suskunluk çocuğun herhangi bir konuşma bozukluğu olmamasına rağmen bazı ortamlarda konuşmama durumudur. Çocuk sadece seçtiği kişilerle konuşur yani kendini yanında güvende hissettiği kişilerle konuşur, diğerlerine kapatır. Görülme yaşı genellikle 4 yaş itibari ile olsada daha erken olduğu da olabilir. Sosyal ortamlara girdiğinde, eve misafir geldiğinde yoğun bir kaygı hisseder ve konuşmamayı tercih eder.
Seçici Suskunluğun ebeveynler tarafından fark edilmesi çocuğun okula başlaması ile görünür hale gelir. O zamana kadar ebeveyn içe kapanık, azıcık utangeç gibi bazı sıfatlarla çocuğunun sonradan açılacağına inansada durum bunun tam aksine doğru ilerler. Bu çocuklar okulda bile kendilerini hareketlerle ifade etmeye çalışır veya bir tane arkadaşı olur ve bütün konuşmalarını onun aracılığı ile sağlar. Bu çocuk için ciddi anlamda zorlayıcı bir durumdur çünkü en temel ihtiyaçlarını bile ifade edemeyebilir. Örneğin: acıktığını, susadığını, tuvalete gitmek istediğini veya canının yandığını bile ifade edemeyebilir.
Bu problemin ortaya çıkmasında birden fazla sebep vardır. Bazen ebeveynlik tutumları bu problemin ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Mükemmeliyetçi veya aşırı kontrolcü ebeveyn tutumu çocukta stres yaratıyor olabilir ve çocuk bu sebeple kendini kapatmış olabilir.Çocuk hata yapmamalıyım, iyi gözükmeliyim kaygıları ile baş etmekte zorlanabilir ve kendini uzak tutmayı seçer ve kendini ortaya koymaktan kaçınır. Bazen ani kayıplar çocuğun güçlü duygular hissetmesine sebep olabilir ve başetme mekanizması olarak çocuk bu yolu tercih etmiş olabilir. Bazen de cinsel istismar yaşamış çocuklarda da görülebilen bir problemdir. Bu çocukların konuşması için zorlanmaması gerekir. Mutlaka bir uzman yolu ile çocuğun potansiyel stres faktörü her ne ise ona etkili müdahale ederek ilerlenmesi faydalı olacaktır.
Seçici suskunluğu fark edilmeyen çocuklar ilerleyen yaşlarda da bu problemi devam ettirmektedir. Hatta cinsel istismar yaşayan çocukların gerekli desteği almaması gibi durumlarda tamamen konuşmamaya doğru giden bir grafik görebiliriz.
Bu bozukluğa sahip çocuklarla evde çalışmalar yapmak, açılmasını beklemek veya açılması için zorlamak ne yazık ki doğru ve yeterli yaklaşımlar olmayacaktır. Çözümü olmayan bir problem olmadığı gibi erken yardım almaya başvurulduğunda, daha erken çözülmeler olduğunu görmekteyiz.Seviyesine göre iyileşme süreci değişiklik göstersede ailenin katkıları ve uzman yardımı ile gayet güzel ilerleyen bir süreci vardır.
Bu çocuklar zaten konuşmaktan yana, kendini açmaktan yana bir anksiyete hissettikleri için Oyun Terapisi yöntemiyle ilerlemek çok daha yardımcı olacak bir yaklaşımdır.Oyunun dili ile çocuğun travmalarını iyileştirdikçe yavaş yavaş açılmalar görülecektir. Dış dünyaya ve insanlara karşı güveni yeniden kazanacak ve konuşmaya başlayacaktır.