Herhangi bir grup insanın karşısında performans sergilemeye yönelik duyulan aşırı anksiyete halidir. Başlangıç yaşı 10 olmakla beraber daha erken yaşlarda ortaya çıktığını da görebiliriz. Bazen topluluk önünde yemek yemekten kaçınma, yeni insanlara kendini tanıtmaktan kaçınma veya bakkala gittiğinde iletişimden kaçınma gibi de kendini gösterebilir. Bu gibi birden fazla duruma yayılmış haline Yaygın Sosyal Fobi diyebiliriz. Bazen de sadece kısıtlı alanlarda orta çıkabilir. Örneğin: Topluluk önünde konuşamama, performans sergileyememe vb. Fakat zaman zaman yetişkinler dahil hepimiz topluluk önünde bir performans sergilerken bir miktar kaygı hissedebiliriz. Sosyal Fobiyi bu kaygıdan ayıran şey şiddetli bedensel belirtileri ve hissedilen kaygının yüksekliğidir.
Sosyal fobisi olan çocuklar konuşurken kekeleme veya sesin çıkmaması, aşırı terleme , ellerde titreme, kalp ritminin hızlanması veya bayılacakmış gibi hissedebilir. Bu belirtileri fark ettiğinde dikkatini kendine vermeye başlar ve böyle yaparak fark ettiği belirtilerin şiddetini daha da arttırır. Artan gerilim düzeyi sebebiyle iyice performansı sergilenemeyecek bir hale getirir ve davranışı sergilemekten kaçar. Böylelikle davranış pekişmiş olur. Çocuklarda ayırıcı tanı olarak nitelendirilen durumlar ise bahsi geçen belirtilerin sadece yetişkinlerin önünde olmuyor olmasıdır. Çocuğun kendi yaşları ilede bir aradayken de bu belirtileri ortaya çıkarmasını bekleriz.
Her çocuk utanır. Özellikle topluluk önünde performans sergilerken utanmayan veya korkmayan çok az çocuk vardır. Fakat bu utanma haline bedensel belirtiler ve negatif düşünceler yoğun bir biçimde eşlik ediyorsa ve bu belirtilerin şiddeti artarak ilerliyor ise orada müdahale edilmesi gereken bir durum var demektir.
Bazen doğuştan getirdiğimiz mizaç özellikleri ile Sosyal Fobi karışmaktadır. Bir çocuğun içe dönük bir mizacının olması onun sosyal durumlardan kaçmasına sebep olmaz. İçe dönük biri kendi kendine vakit geçirmekten hoşlanıyor ve bunu daha çok tercih ediyor olsada, sosyal ortamlara da uyum sağlayabilmektedir. Bu nedenle “Benim çocuğum içe dönük, ondan konuşmuyor” demek yerine çözümü olan bu mesele için bir uzmana başvurabilirsiniz.
Diğer bozukluklar gibi Sosyal Fobinin de oluşumunda birçok faktör etkili olabilir. Öncelikle ailede böyle bir birey varsa bu öğrenilmiş bir davranış örüntüsü olabilir veya genetik olarak bir aktarım söz konusu olabilir. Ailede yoksa fakat okulda en yakın arkadaşı böyleyse yine bu durum sosyal öğrenme ile edinilmiştir diyebiliriz. Bazen de bakım veren kişinin aşırı korumacı veya aşırı eleştirel bir ebeveynlik tutumu sergilemesi yine çocukta Sosyal Fobinin oluşumuna sebep olmuş olabilir.
Aniden oluşabilen durumlar da vardır. Örneğin: İlkokul dönemlerinde çocukların kendi aralarında eleştirel oldukları bilinen bir gerçektir. Bu dönemde akranları tarafından alay konusu olan, dışlanan veya hırpalanan çocuk travma yaşamış olabilir ve bu travmaya bağlı olarak sonradan içine kapanmaya ve topluluktan kaçmaya başlamıştır.
Gerekli yardım alınmadığı zamanda Sosyal Fobinin kartopu etkisi ile hızla büyüdüğünü görebiliriz. Özellikle ergenlik dönemine gelindiğinde öz yeterliliği düşük olduğu için bu çocukların var olan potansiyellerini keşfedememesi olası bir sonuçtur. Üstelik yardım alınmadığı takdirde kişi bu problemi ölene kadar yaşamaya devam edebilir ve kendi hayatını idame ettirmekte ciddi güçlüklerle karşılaşabilmektedir.
Sosyal Fobinin oluşumunda ebeveyn tutumlarının etkili olduğunu fark ettiyseniz işe kendi tutumlarınızı değiştirmek ile başlayabilirsiniz. Ardından çocuğunuza kendi bedenine dikkat verdikçe artan belirtilerini kontrol edebilmesi için gevşeme oyunları ve egzersizleri öğretebilirsiniz. Böylelikle hem birlikte vakit geçirmiş olursunuz hem de çocuğunuza yardım etmiş olursunuz.
Fakat bu desteklerinize rağmen yeterli iyileşmeyi gösteremeyen bir çocuğunuz varsa veya bu bozukluk farklı sebeplerden dolayı ortaya çıktıysa bir uzman desteği almalısınız.
Sosyal Fobinin tedavisinde psikofarmakolojik yöntemler olan ilaçlar sıklıkla kullanılmaktadır. Kişi ilacını içerek bu tip ortamlarda bulunabilir. İlaçların en az 1 yıl doktor kontrolünde kullanılması gerekmektedir. Kontrollü kullanılmayan ilaçların zamansız bırakılması durumunda belirtilerin yeniden alevlenmesi beklenen bir sonuçtur.
Psikoterapi yöntemlerinden en etkilisi BDT( Bilişsel Davranışçı Terapi) ve EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing) teknikleridir. Her iki yöntemde bilimsel yöntemler olup, sosyal fobide olan etkinlikleri yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur. Daha küçük yaş çocuklarda görüldüğü durumlarda ise Oyun Terapisi etkili sonuçlar vermektedir.